Steroid hormonlar Obez kişilerde, dolaşımdaki plazma kortizol konsantrasyonu, sirkadiyen ritm ve idrardaki serbest kortizol düzeyi normaldir; ancak artan kortizol üretim hızı ile kompanse edilen hızlanmış kortizol yıkımı söz konusudur (Migeon ve ark., 1963; Galvao-Tles ve ark., J 976). Kortizolün metabolik klirensinin, kortizol bağlayan globülinin plazma konsantrasyonlarındaki azalmaya sekonder olarak gelişmesi olasıdır. Slavnov ve ark. (1977), obezitede, plazma kortikotropin (ACTH) düzeylerinde, artmış kortizol üretimini açıklayan orta dereceli bir artış olduğunu bildirmişlerdir. Kortizolün artan periferik klirens hızı, olasılıkla glukokortikoide yanıt veren dokudaki glukokortikoid reseptörüne bağlanarak gerçekleşmektedir (Rebuffe-Scrive ve ark., 1990). Bu reseptörün periferik yoğunluğunun artmasını, metabolik klirens hızının artması takip edecektir. Kortizolün hem lipid birikimi hem de lipid mobilizasyonu üzerinde etkileri vardır. Kortizol, insan adipositlerinde insülinin anti-1ipolitik etkisini inhibe eder ve bu özellikle viseral abdominal yağda b~lirgin olabilir (Cigolini ve Smith, 1979).
Ayrıca karekolamin ile uyarılan lipid mobilizasyomı üzerinde de izin verici bir etkisi vardır. Abdominal obezitede rastlanan genişlemiş viseral adiposider bu olayın gerçekleştiği bölge olabilir; çünkü bu dokulardaki glukokortikoid reseptörlerinin yoğunluğu adipoz dokudakine kıyasla daha fazladır (Bronnegard ve ark., 1980; Rebuffe-Scrive ve ark., 1985b). Abdominal subkutan adipoz dokuda kortizol ile indüklenen LPL ekspresyonunun yanısıra, glukokortikoid reseptör yoğunluğu da femoral subkutan adipaz dokudakine oranla daha yüksektir. Dahası, hem kadınlarda hem de erkeklerde, viseral a~ipaz dokudaki LPL aktivitesi, subkutan adipaz dokudakine göre daha yüksektir (bjöntrop ve ark. 1990). . Bu, yalnızca orta derecede fazla kilolu olan kişilerdeki abdominal obezite ile ilişkili olan işlevsel hiperkortizoliznı için bir açıklama olabilir.üst vücut obezıtesı ile Cushıng sendromu arasında yakın bir benzerlik vardır; çünkü her iki durum da hiperkortizolizm ve aşırı viseral yağ birikimi ile karakterizedir (Maya-Smith ve ark., ı 989). Üstelik, her iki durumun da sonuçları benzerdir-insülin duyarsızlığına ve glukoz intoleransına yol açan artan plazma kortizolü, hepatik glukoneogenezde artış, hepatik insülin alımında azalma ve iskelet kasında insülin direnci. Artan periferik klirens ve genel adr enokortikal işlevde obezite ile ilişkili olan hızlanma adrenal androjen üretiminde de artışa yol açar. Etiokolananolon androsterorı, dehidroepiandrosteron (DHEA) ve onun subsrrat konjügatın: (DHEAS) da içeren çeşitli androjen metabolitlerini ölçen üriner 17- ketosteroidler (11-KS) obez kişilerde artar (Simkin, 196 ı).
Adrenal androjen üretimindeki değişiklikler basitçe artan metabolik kı iren si kompanse etmek için ortaya çıkabilir; ancak adrenokortikal dinamiklerdeki değişiklikler ile ilgili bazı kanıtlar da bulunmaktadır. Kurtz ve ark. (1981), obez kadınlarda DHEA çevrimini (turnover) arttığına dikkat çekmişlerdir. Çalışrnacılar, DHEA’nın androjernk etkilerinin yağ dağılımında rol oynayabileceğini düşündürecek şekilde, üst beden obezitesi ile DHEA ve androstenedionun metabolik klirensi arasında ilişki olduğunu göstermişlerdir. Prerrıenopozal kadınlarda, serum DHEA konsantrasyonu gövde yağ birikimi ile pozitif. bacak yağ birikimi ile negatif korelasyon gösterirken, erkeklerde böyle bir etki gözlenmemiştir (Usiskin ve ark., 1990; Williams ve ark., ı 993). Kadınlarda, yağ birikiminin abdominal obezite yönüne kayması, DHEA’nın .ındrojeuik etkisine bağlı olabilir. Sağlıklı postrnenopozal kadınlarda, androıen düzevleri açlık plazma glukoz düzeyleri ile ters ilişki göstermektedir ve ı 0- ı 5 vrl
Dahası, adrenal androjenlerin adrenokortikal üretimindeki değişiklikler, olasılıkla adrenal androjenleri de içeren diğer faktörlerin etkisini yarısı tmaktadır. In virr o çalışmalar, 17- hidroksilaz aktivitesinin DHEA tarafından inhibe edilme derecesinin, 11,20- desrnolaz aktivitesinin inhibisyon derecesinden daha düşük olduğunu göstermiştir (Couch ve ark., ı n6). Böyle durumlardaki arrrruş adipoz doku yıkımı ve yüksek ür iner DHEA atılım! adrerıal içi steroid konsantrasyonlarının azalmasına yol açar. Sonuç olarak, ı 7,20-desmolaz inhibisyonu daha da azalacak ve DHFA ile metabolitlerinin üretiminde seçici bir arnş olacaktır. Bu nedenle DHEA bir olaylar örgüsüne yol açar hiperglisemi vı: hiperinsülinemı ile sonuçlanan abdominal yağ hücresi birikimine katkıda bulunan DHEA’nın daha yüksek androjenik aktivite göstermesi. Androjenlerin adipoz doku metabolizması üzerinde belirgin bir etkisi vardır; bu etki tesrestosteron tarafından pozitif yönde otoregüle edilen bir androjenik reseptör aracılığı ile lipolitik adrenerjik reseptörlerin ekspresyonunun lipolitik duyarlılığı arttırmasını içerir (Xu ve ark., 1990a, 1991). Androjenlere özgü olan androjen reseptörlerinin yoğunluğu, adipoz doku bölgesine göre farklılık gösterir; örneğin; sıçanlarda intra-abdominal depolardaki yoğunluk, subkutan depolardaki yoğunluktan daha fazladır (Sjogren ve ark., 1995). Dolaylı kanıtlar, insanlarda santral viseral yağdaki yoğunluğun, periferik adipoz dokudakine göre daha fazla olduğunu düşündürmektedir (Rebuffe-Scrive ve ark., 19H9). Büyüme hormonunun (CH) varlığında testosteron, adenilat siklaz ve protein kinaz A ve /veya HSL düzeyinde etki gösterip adrenoseptörlerin sayısım arttırarak, Iipoliz regülasyonu üzerinde dramatik bir etki oluşturur (Evarıs ve Hughes, 1985; Xu ve ark., 1990a, 1991).