Büyüme hormonu salgılanması, Büyüme hormonu, yaşam boyu, beden kitlesi açısından önemli bir düzenleyicidir: GH-eksikliği olan çocuklarda ve erişkinlerde, subkutan yağ belirgin olarak artar (Tanner ve Whitehouse, 1967). İlginç olarak, bu kişilerde yağ birikimi baskın olarak gövdede ortaya çıkar. Dahası, hipopitüiter hastalar, 6 aylık GH tedavisi ile %30 oranında azaltılabilen, anormal derecede fazla miktarda intra-abdominal yağa sahiptir (Bengtsson ve ark., 1994). Bu kanıtlar, göreceli GH eksikliği ya da duyarsızlığının, obezitenin devam etmesinde rol oyn.ayabileceğini düşündürmektedir. . lnsülin ile indüklenen hipoglisemiye karşı bozulmuş GH yanıtının, obezite ıle ilişkili olduğu bulunmuştur; ancak bu, uç obeziterıin nedeni olmaktan çok, sonucu gibi gözükmektedir (Kopelrnan, ıng).
Sims ve ark. (1973), ağırlık artışının, tüm kışkırtıcı uyaranıara karşı GH yanıtını azalttığını, buna karşılık, obez kişilerde ağırlık kaybını takiben, hipogliserniye GH yanıtında anlamlı artışlar olduğunu doğrulamışlardır. Aşırı enerji tüketiminde besin alımı önemli gözükmektedir çünkü bozulmuş GH yanıt verebilirliği, etkin egzersiz ile indüklenen kas yapısının sonucu olarak, fazla kılolu kişilerin gösterdiği bir özellik değildir (Kalkhoff ve Ferrow, 1971). Bu durumda, enerji tüketimi, uygun protein ve enerji alımındaki artış ile dengelenir; buna karşılık, 10 gün süreyle karbonhidrat ile aşırı beslenme, vücut ağırlığında artış olmaksızın GH yanıt verebilirliğini bozabilir (Merirnee ve Fineberg,1 973). Obezitede, IGF-1verimindeki azalmanın nedeni tam olarak açıklanamamıştır.
Değişen IGF-1 salgılanmasının, IGF-1 ve bağlayıcı proteinlerindeki değişikliklerden kaynaklandığı öne sürülmüştür (Glass ve ark., 1981). IGF-1 sentezi instilin tarafından uyarılır ve obezitedeki hiperiasülinerni, IGF-1 üretimini doğrudan uyarıp, bir negatif geribeslenim mekanizması ile hipofizdeki GH üretimini baskılayabilir. IGF-1 ‘in negatif geribeslenim etkisi kültürdeki hipofiz hücrelerinde gösterilmiştir (Glass, 1989). Ancak birçok yazar, obez erişkinierin dolaşımındaki IGF-1 düzeylerinin normalolduğunu bildirmişlerdir (Rasmussen ve ark., 1995b). Tersine, IGF bağlayıcı proteinler 1 ve 3 ( IGFBP-1, IGFBP-3) düzeyleri obezitede azalır ve IGFBP-1 ‘in plazma konsantrasyonları, açlık plazma insülini ve bel/kalça oranı ile ters ilişki gösterir (Weaver ve ark., 1990; Bang ve ark., 1994). IGFBP-1düzeyinin azalması, IGF-1’in biyolojik aktivitesindeki artışın, hipotalamohipofizer aks üzerinde negatif geribeslenim etkisi göstererek, GH salımını baskılayabileceğini düşündürmektedir. IGF-1, GH ve insülinin, pre-adipositlerin adipositlere dönüştürülmesini promote ettiklerinin gösterilmiş olması ve bu nedenle, üst vücut yağ depolanmasında rol oynama olasılıkları ilgi çekicidir (Ailhaud ve ark., 1992). Dahası, anlamlı bir ağırlık azalması, insülin, GH, IGF-1 ve IGF bağlayıcı proteinlerin bildirilen değişikliklerini geri döndürecektir (Rasmussen ve ark., 1995a).