İdare hukuku alanında meydana gelen uyuşmazlıkların çözümü için idari yargılama usulü çerçevesinde görülen davalardır. İdari yargıda iki tip dava bulunmaktadır. Her iki davanın da davalısı idaredir. Zira idari yargıda idarenin işlem ve eylemleri dava edilir. Davacı bir başka idare ya da bireyler veya özel hukuk tüzel kişileri olabilir ama davalı sadece işlemine veya eylemine karşı dava açılan idaredir. Dolayısıyla idari yargıda doğal davalı idaredir. Davacı taraf farklı olabilmektedir.
İdari yargıda da tıpkı ceza yargısında olduğu gibi delillerin serbestliği ve resen araştırma ilkesi bulunmaktadır ve taraf yemini delil olarak kullanılamamaktadır ama ceza yargısından farklı olarak idari yargıda istisnaen tanık dinlenilmesi mümkündür. Oysa ceza yargısında her hâlükârda tanık dinlenebilmektedir. Hâkim, resen araştırma ilkesi neticesinde talep ile bağlı değildir ve farklı bir hukuka aykırılık görürse talep edilmese dahi onun üzerinden de karar verebilir.
İdari yargı da dava açma süreleri kanunlarda özel olarak belirtilmiş hükümler hariç olmak üzere kural olarak vergi mahkemelerinde 30 gün, idare mahkemeleri ve Danıştay’da 60 gün olarak belirlenmiştir.
İdari Yargıda İptal Davaları
İdare hukukuna has dava türüdür. Özel hukuktaki hükümsüzlük sonucu butlan davalarına benzerlik gösterir ama idare hukukuna has sonuçları bulunmaktadır. İptal davaları bir idari işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle en baştan itibaren hukuk aleminden silinmesi ve ortadan kaldırılması için açılan davalardır.
Örneğin;
– Tüzüklerin iptali davası (Danıştay)
– Yönetmeliklerin iptali davası (Danıştay veya idare mahkemeleri)
– İdari kararların iptali davası (idare mahkemesi)
İdari Yargıda İptal Davalarının Değerlendirilmesi
-Bir idari işlem/idari karar bulunmalı. (idari eylem ve idari sözleşmeler karşı iptal davası açılamaz.)
-İdari işlemin icrai yani uygulanabilir bir idari işlem olması gerekir. (İcrai nitelikte olmayan soyut idari işlemlere karşı iptal davası açılamaz)
– İdari işlem yürürlüğe konulmuş olmalı. (Henüz yürürlüğe konulmamış idari işlemlere karşı iptal davası açılamaz.)
-İdari işlem/idari karar nedeniyle bireylerin hak ihlaline uğramış olmaları şart değildir, menfaatleri ihlal olsa dahi bu davayı açabilirler. (Yani hak ihlali de olsa, hak ihlali olmayıp sadece menfaat ihlali de olsa bu dava açılabilir.)
-Kanunda belirtilen sürelerde dava açılmış olunmalı. (Vergi mahkemelerine dava açma süresi 30 gün, idare mahkemeleri ve Danıştay’a dava açma süreleri 60 gün olup süreler tebliğden itibaren başlar.)
Tam Yargı Davaları Nelerdir?
Özel hukukta yer alan eda davaları özellikle de tazminat davalarının idare hukukundaki türüdür. Bir şeyin yapılması, yapılmaması veya verilmesi konusunda idare aleyhine dava açılmasıdır.
Tam Yargı Davalarının Özellikleri
-Bu dava idari işlem/idari karar, idari eylem veya idari sözleşmeler aleyhine açılabilir
– Bu davanın açılması için menfaat ihlali yetmez hak ihlali şartı aranır. (Dolayısıyla da hakları ihlal edilmiş kişiler dışındaki kişiler bu davayı açamaz.)
-Bu davanın açılabilmesinin ön şartı hak ihlalinin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içinde hakkı ihlal edilen kişi bunu öğrenecek ve öğrendiğinden itibaren l yıl içinde önce talep hakkını kullanarak idareye veya onun üst makamına başvuracaktır.
-Talep hakkı çerçevesinde idare ya da üst merci olumlu yanıt verirse dava açmadan konu uzlaşılarak halledilmiş olacaktır.
-Ancak talep hakkı çerçevesinde idare ya da üst makam açıkça olumsuz yanıt verir ya da 60 gün içerisinde hiç yanıt vermez ise (zımni ret sayıldığından dolayı olumsuz yanıt vermiş sayılacağından) hakkı ihlal edilen kişi 60 gün içinde idare mahkemesi veya Danıştay’da ya da konusuna göre 30 gün içinde vergi mahkemesinde davasını açmalıdır.
Eğer hakkı ihlal edilen kışı, hakkının ihlali teşkil eden idari işlem, eylem, sözleşmeden itibaren 5 yıl içerisinde hak ihlalini öğrenir de 1 yıl içinde idareye veya üst merciine başvurup talep hakkını kullanmak yerine doğrudan mahkemelere dava açarsa bu durumda mahkeme sıranın bozulması nedeniyle önce idareye üst merciiye gidilmediği için davayı reddetmez. Buna idare hukukunda idari merci tecavüzü denilmektedir. Yani bir tür sıra atlanarak önce başvuru yapılacak yere baş vuru yapılmadan sonra başvuru yapılacak yere başvurunun yapılması sayılmakladır. Böyle bir durumda sona başvuru yapılacak makam yani mahkeme davayı reddetmez, sadece dilekçeyi sıraya sokar ve üst makama göndererek sıralı gidilmesini sağlar.